Perşembe, Ağustos 28, 2025
REKLAM ALANI
Google search engine
Ana SayfaGenelAklındaki Soru Ne? | Ezel Akay | TEDxAlsancak

Aklındaki Soru Ne? | Ezel Akay | TEDxAlsancak

İnsanlar neden yaşadıkları bir olayı tekrar tekrar dinleme ihtiyacı hisseder? Yönetmen Ezel Akay, bu sorunun peşine düşerek bizi hikaye anlatıcılığının büyülü dünyasına davet ediyor. Akay’a göre, sanılanın aksine, tam da şu an hikaye anlatıcılığının altın çağında yaşıyoruz ve hikayeler, sandığımızdan çok daha hayati bir amaca hizmet ediyor.

Hikaye Neden Anlatılır? Toplumu Bir Araya Getiren Güç

Hikayelerin en temel işlevi, insanları bir araya getirmektir. Bir mamut avından dönen ilkel bir topluluğu düşünün. Av bittikten sonra içlerinden biri çıkar ve avın hikayesini anlatır. Bu hikaye, sadece bir olayın tekrarı değildir; o, yaşananları bir mite dönüştürerek o topluluğa ortak bir kimlik ve amaç verir. Artık o insanlar, bir sonraki ava birlikte çıkabilecek bir cemaattir.

Peki, anlatılan hikaye “gerçek” midir? Herkesin yaşadığı “hakikat” farklıdır. Hiçbir tekil hikaye mutlak gerçeği yansıtmaz; ancak anlatılan tüm hikayelerin toplamı, bizi hakikate daha da yakınlaştırır. Tıpkı aynı fıkrayı anlatan iki farklı insanın yarattığı etki gibi; aradaki fark, “anlatı” dediğimiz şeyin gücüdür ve her anlatı, anlatıcının hakikati nasıl algıladığını gösterir.

Hikaye Anlatıcısı Kimdir?

Hikaye anlatıcısı, genellikle toplumun en güçlüsü veya en beceriklisi değildir. Aksine, o bir gözlemcidir; çarşıda gezen, herkesle sohbet eden ve insanların kendilerini bir ayna gibi gördüğü kişidir. Bu yeteneğe sahip olanlar günümüzde farklı mesleklere bürünürler:

  • Öğretmenler
  • Siyasetçiler
  • Yazarlar ve film yönetmenleri
  • Avukatlar
  • Ve evet, TED konuşmacıları

İyi bir hikaye anlatıcısı, gerçeği ortaya çıkarmak için “yalan” söylemekten çekinmez. Picasso’nun dediği gibi, bu, gerçek ortaya çıksın diye söylenen bir yalandır. Dinleyici de bu oyunu bilir ve anlatıcının sunduğu kurgusal dünyanın içinde kendi hakikatini aramaktan keyif alır.

Kervandaki Meddah ve Kaybolan Masallar: Elsa’nın Hikayesi

Sözlü anlatının gücünü en iyi anlatan hikayelerden biri, Alman masalcı Elsa Sofia Von Coven’in başından geçenlerdir. Elsa, bir kervan yolculuğu sırasında meddah Kör Fehim Efendi’den hikaye anlatma sanatını öğrenmek ister. Ancak Fehim Efendi, bir şartla bunu kabul eder: asla yazmayacaktır.

Fehim Efendi’ye göre, “Kitaplar bizim hikayelerimiz mezar taşlarıdır.” Çünkü sözlü anlatılan bir hikaye canlıdır; zamana, mekana ve dinleyiciye göre sürekli değişir. Yazıya döküldüğü an ise donar ve ölür. Bu, yüz yüze anlatılan hikayenin neden bu kadar güçlü olduğunu gösterir. Anlatıcı, dinleyicinin tepkisine göre şaklabanlık yapar, tonunu değiştirir ve o an orada ortak bir deneyim yaratır.

Kör Fehim, hikayelerini bitirirken dinleyicilerine şöyle seslenirmiş: “Görüyor musunuz boş ellerimde altın elmalar var? Yakalayın ve tutun.” Bu altın elmalar, hikayenin dinleyicide bıraktığı soyut ama değerli armağandır. Sonuçta, internet sayesinde dünyanın dört bir yanından bize ulaşan sayısız hikaye, insanlık olarak ortak “biz” bilincimizi güçlendiriyor ve hepimize kendi altın elmalarımızı bulma fırsatı veriyor.

RELATED ARTICLES

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Advertisment -
Google search engine

Most Popular

Recent Comments