Salı, Eylül 16, 2025
REKLAM ALANI
Google search engine
Ana SayfaGenelRefah Hedefleyecek Topluma Önce Özgürlük ve Ortak Sevgi Bağı Lazım | Gönenç...

Refah Hedefleyecek Topluma Önce Özgürlük ve Ortak Sevgi Bağı Lazım | Gönenç Gürkaynak | TEDxIstanbul

Bugün daha iyi bir hayat mı yaşıyoruz, yoksa yüzlerce yıl önce yaşamış kudretli bir hükümdar mı daha refah içindeydi? Bu soru, bir toplumun ilerlemesinin ardındaki temel dinamikleri anlamak için kilit bir rol oynuyor. Gelin, Fatih Sultan Mehmet’in hayatı ile günümüz insanının olanaklarını karşılaştırarak, gerçek refahın sırrını arayalım.

İki Mehmet, İki Farklı Dünya: Refah Nedir?

Hikaye, iki Mehmet etrafında şekilleniyor: Biri, yedi dil bilen, çağ açıp çağ kapatan Fatih Sultan Mehmet; diğeri ise günümüzde yaşayan, henüz üç yaşındaki herhangi bir çocuk.

  • Fatih Sultan Mehmet: Hayatı boyunca hiç domates yemedi. En sevdiği yemekler arasında beyinli bıldırcınlı pilav vardı ama başhekimi kolesterolün ne olduğunu bilmiyordu. 49 yaşında, o dönem için normal kabul edilen bir yaşta, gut hastalığından vefat etti.
  • Günümüz Çocuğu: Tropik meyvelere, modern tıbbın tüm imkanlarına ve internet sayesinde dünyanın bilgisine anında ulaşabiliyor. Ortalama yaşam süresi, Fatih dönemine göre 30-40 yıl daha uzun.

Bu karşılaştırma bize gösteriyor ki teknoloji ve bilgi, bireysel refahı inanılmaz bir seviyeye taşımıştır. Peki, bu teknolojik ilerlemeyi ve refah artışını sağlayan asıl motor neydi?

Toplumun Beyni: Özgürlük ve Ortak Ruh

Bir toplumun kolektif aklı, insan beynine benzetilebilir. Beyindeki milyarlarca nöronun birbiriyle etkileşerek düşünce, hafıza ve tecrübe üretmesi gibi, bir toplumdaki bireylerin de birbiriyle özgürce etkileşime girmesi gerekir. Bu etkileşimin iki temel şartı vardır:

  1. Özgürlük: Beynin yapısal sağlığı ne kadar önemliyse, toplumun da özgür bir ortama sahip olması o kadar kritiktir. İnsanlar fikirlerini özgürce ifade edemez, birbirlerinin düşünceleri üzerine yenilerini inşa edemezse, o toplumun kolektif beyni sağlıklı çalışamaz.
  2. Ruh (Ortak Sevgi Bağı): Özgürlük tek başına yeterli değildir. Tıpkı beyne hayat veren ruh gibi, toplumu bir arada tutan bir “ruh” olmalıdır. Bu ruh; insan sevgisi, vicdan, merhamet ve birbirini kollama hevesidir. İnsanların birbirine dokunması, birbirinin hayatına somut katkılar sunması, o toplumdaki nöronları, yani bireyleri harekete geçirir.

Noktaları Birleştiren Güç: Sevgi ve Kucaklaşma

Annesini avcıların öldürdüğü bir yavru gergedanın, bir cipin gövdesine sığınması hikayesi, binlerce insanı aynı anda harekete geçirebilir. Bu, bizi birleştiren şeyin kuru mantık değil, ortak bir duygu ve sevgi bağı olduğunu gösterir.

Toplumdaki bireylerin birbirleriyle kucaklaşmasını engelleyen, “onlar ve biz” ayrımını körükleyen her türlü önyargı, bıkkınlık ve kibir, aslında toplumun beynindeki nöronların bağlantısını koparır. Refahı hedefleyen bir toplum, önce bireylerin birbirine özgürce ve sevgiyle bağlanabildiği bir ortam yaratmalıdır. Mücadele sadece özgürlük mücadelesi değil, aynı zamanda birbirimizi anlama ve kucaklama mücadelesidir.

RELATED ARTICLES

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Advertisment -
Google search engine

Most Popular

Recent Comments