Perşembe, Ağustos 28, 2025
REKLAM ALANI
Google search engine
Ana SayfaGenelAklındaki Soru Ne? | Ercan Kesal | TEDxAlsancak

Aklındaki Soru Ne? | Ercan Kesal | TEDxAlsancak

Bazen hayatımızı şekillendiren en güçlü itki, annemizin fısıldadığı basit bir cümlede saklıdır: “Çok istersen mutlaka olur kuzum.” Doktor, yazar ve oyuncu Ercan Kesal, bu güçlü inancın peşinden giderek kendi hayat yolculuğunu şekillendiren tesadüfleri ve o tesadüflerin arkasındaki derin anlamları paylaşıyor. Peki, bir şeyi sadece çok istemek yeterli mi?

Hayat Yolculuğunu Başlatan Kıvılcımlar

Hayat, genellikle farkında olmadığımız küçük anların başlattığı uzun bir yolculuktur. Bazen babanızın size aldığı bir kitap, 40 yıl sonra sizi dünyanın bambaşka bir ucunda hayran olduğunuz bir yönetmenle buluşturabilir.

Ercan Kesal, ilkokul mezunu gazozcu babasının ona aldığı ilk kitabın, Nobel ödüllü “Drina Köprüsü” olduğunu anlatıyor. Bu kitabın ne anlama geldiğini bilmeden okumaya başlayan Kesal, yıllar sonra filmlerini hayranlıkla izlediği Emir Kusturica ile tanıştığında, Kusturica’nın ona hediye ettiği kitabın yine “Drina Köprüsü” olduğunu fark eder. Aslında onu Kusturica ile buluşturan yolculuğu, yıllar önce babasının o kitabı almasıyla başlamıştır.

Benzer bir şekilde, 1995’te Paris’te izlediği Leon filmindeki Matilda karakterine duyduğu hayranlık, onu yıllar sonra Cannes Film Festivali’nde jüri üyesi olan Natalie Portman ile bir araya getirir. Bu anlar, hayallerin ve tutkuların zamanla nasıl gerçeğe dönüştüğünün bir kanıtıdır.

“Taşra Doktoru”: Bir İdolün Peşinde Geçen Yıllar

Hayat yolculuğumuzda bize yön gösteren bazı “işaretler” vardır. Bu bazen bir kitap, bazen de bir fotoğraf karesi olabilir. Kesal için bu işaret, tıp fakültesindeyken bir dergiden yırttığı, fotoğrafçı W. Eugene Smith’in “Taşra Doktoru” adlı fotoğrafıydı. O fotoğraf, onun hekimlik idolü oldu ve hayatı boyunca o doktora benzemek için çabaladı.

Yıllar sonra bir tesadüf eseri, yönetmen Nuri Bilge Ceylan ile senaryosunu yazdığı “Bir Zamanlar Anadolu’da” filmini, tam da 25 yıl önce görev yaptığı Keskin Devlet Hastanesi’ndeki odasında çekerler. Daha da etkileyicisi, o gün duvarda asılı olan “Taşra Doktoru” fotoğrafını bulup yeniden aynı duvara asarlar. Bu, bir hayalin peşinden gitmenin insanı nasıl başladığı yere geri getirdiğinin, ancak bu kez amacına ulaşmış olarak döndürdüğünün simgesidir.

Tarzı Olmayan Adamın Başarısı: Emil Zatopek’in Dersi

Başarıya giden yol her zaman bilinen ve öğretilen stillerle döşeli değildir. Bazen kendi tarzını yaratmak gerekir. Çek atlet Emil Zatopek, “Çek Lokomotifi” olarak bilinen, hiçbir atletizm stiline uymayan koşu tekniğiyle olimpiyat rekorları kırmış bir efsanedir.

Zatopek’in sırrı basitti: “Gücünüzün düştüğü zaman, kendinizi en yorgun hissettiğiniz anda yeniden en güçlü performansınızı yakalamalısınız.” O, bilinen teknikleri umursamadan, sadece dayanıklılığına ve iradesine güvenerek koşuyordu.

Kesal, 47 yaşında sinemaya başlarken kendini Zatopek’e benzetiyor. Belki de doğru bir stili veya eğitimi yoktu ama yoruldukça daha da güçlenerek kendi yolunu çizdi. Annesinin dediği gibi, bir şeyi çok istemek her şeyin başlangıcıdır. Ancak o yolda ilerlemek için bize yol gösteren işaretleri takip etmek ve Zatopek gibi yorulduğumuzda bile koşmaya devam edecek cesareti göstermek gerekir.

RELATED ARTICLES

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Advertisment -
Google search engine

Most Popular

Recent Comments