Perşembe, Ağustos 28, 2025
REKLAM ALANI
Google search engine
Ana SayfaGenelİstanbul'da Yaşamayın İstanbul'u Yaşayın | Saffet Emre Tonguç | TEDxIstanbul

İstanbul’da Yaşamayın İstanbul’u Yaşayın | Saffet Emre Tonguç | TEDxIstanbul

Yüzlerce şehir görmüş bir seyahat yazarı ve profesyonel rehber olan Saffet Emre Tonguç, bizleri en sevdiği şehirde, İstanbul’da büyülü bir yolculuğa çıkarıyor. Onun basit ama derin bir sloganı var: “İstanbul’da yaşamayın, İstanbul’u yaşayın.” Bu, sadece bir yerde ikamet etmekle, o yerin ruhunu hissetmek, hikayelerini bilmek ve her köşesindeki sürprizleri keşfetmek arasındaki farkı anlatan bir davettir. Gelin, bu davete icabet edip İstanbul’u yeniden keşfedelim.

Yedi Tepe Üzerindeki İmparatorluk Mirası

İstanbul, tıpkı Roma gibi yedi tepe üzerine kurulmuştur. Bu yüzden şehrin eski adlarından biri de “Yeni Roma”dır. Osmanlılar ise bu yedi tepenin her birini birbirinden güzel camilerle taçlandırmıştır. İşte o tepeler ve üzerlerindeki anıtsal yapılar:

  1. Birinci Tepe: Dünyanın en görkemli yapılarından ikisine ev sahipliği yapar: Altı minaresiyle Sultan Ahmet Camii ve iki dinin kardeşçe bir arada durduğu, mimarlık harikası Ayasofya.
  2. İkinci Tepe: Kapalıçarşı’nın girişinde bizi, “Osman’ın Işığı” anlamına gelen ve adeta ışıklar içinde parlayan Nuruosmaniye Camii karşılar.
  3. Üçüncü Tepe: Mimar Sinan’ın “kalfalık eserim” dediği, Kanuni Sultan Süleyman için yapılan muhteşem Süleymaniye Camii burada bulunur. Dört minaresi Kanuni’nin fetihten sonraki dördüncü padişah olduğunu, on şerefesi ise Osmanlı’nın onuncu sultanı olduğunu simgeler.
  4. Dördüncü Tepe: Fatih Camii, Fatih Sultan Mehmet’in kendisini Roma imparatorlarıyla özdeşleştirmesinin bir simgesi olarak, şehrin kurucusu Konstantin’in mezarının bulunduğu yere inşa edilmiştir.
  5. Beşinci Tepe: Haliç’in muhteşem manzarasına hakim bir noktada, Kanuni’nin babası için yaptırdığı Yavuz Sultan Selim Camii yer alır.
  6. Altıncı Tepe (Edirnekapı): Mimar Sinan’ın Kanuni’nin kızı için yaptığı Mihrimah Sultan Camii buradadır. Sinan’ın Mihrimah Sultan’a aşık olduğu hikayesi ise bir İngiliz yazarın kitabını daha ilgi çekici kılmak için uydurduğu bir efsaneden ibarettir.
  7. Yedinci Tepe (Cerrahpaşa): Genellikle hastanesiyle bilinen bu semt, aslında İstanbul’un yedinci tepesidir ve burada Mimar Sinan’ın bir başka eseri olan Haseki Hürrem Camii bulunur.

Tarihi Yarımada’nın Gizli Mücevherleri ve Hikayeleri

Tepelerden aşağıya indiğimizde, İstanbul’un sürprizleri devam eder.

  • Rüstem Paşa Camii: Mısır Çarşısı yakınlarında, adeta bir mücevher gibi saklanmış bu cami, dünyanın en güzel İznik çinileriyle bezenmiştir. Ne yazık ki bu çinilerin bir kısmı çalınmış ve bugün Amerika’daki bir evde durmaktadır.
  • Ahi Çelebi Cami: Ünlü seyyah Evliya Çelebi’nin rüyasında “Şefaat ya Resulallah” diyecekken dilinin sürçüp “Seyahat ya Resulallah” dediği ve sonrasında dünyayı gezmeye başladığı yer olarak bilinir.
  • Galata Köprüsü: Sadece iki yakayı değil, eski şehir ile yeni şehri (Pera) birbirine bağlar. Hatta Kırım Savaşı sırasında köprüden geçen İngiliz askerlerinin oynadıkları bir karta, köprüden ilhamla “bridge” adını verdikleri rivayet edilir.

Boğaz’ın İki Yakasından Unutulmaz Anlatılar

İstanbul’un hikayeleri sadece Tarihi Yarımada ile sınırlı değildir. Boğaz’ın suları, inanılmaz anlatılar fısıldar.

  • Don Kişot’un Camisi: Tophane’deki Kılıç Ali Paşa Camii, Mimar Sinan’ın bir eseridir. Ancak camiyi yaptıran Kılıç Ali Paşa, İnebahtı Savaşı’nda Don Kişot’un yazarı Cervantes‘i esir almıştır. Rivayete göre Cervantes, caminin yapımında çalışmış ve hatta Don Kişot karakterini Kılıç Ali Paşa’dan esinlenerek yaratmıştır.
  • Özgürlük Heykeli’nin Bilinmeyen Öyküsü: Sultan Abdülaziz, Süveyş Kanalı’nın girişine dikilmek üzere Fransız heykeltıraş Bartholdi’ye dev bir heykel sipariş eder. Parası ödenir, heykel yapılır. Ancak “Müslüman ülkeye heykel dikilmez” endişesiyle proje iptal edilir. Yıllar sonra aynı heykeltıraş, elindeki bu heykeli biraz değiştirerek Fransızların Amerika’ya hediyesi olan Özgürlük Heykeli‘ne dönüştürür. Yani heykelin parası bizden, şanı Fransızlardan olmuştur.
  • Doğunun ve Batının Kraliçeleri: Falcının biri, Martinikli iki küçük kıza “İkiniz de kraliçe olacaksınız” der. Yıllar sonra kızlardan biri, Josephine, Napolyon’la evlenerek Batı’nın kraliçesi olur. Diğeri, Emma, korsanlar tarafından kaçırılıp Osmanlı sarayına hediye edilir. Nakşidil Sultan adını alan bu kız, II. Mahmut’un annesi ve Valide Sultan olarak Doğu’nun kraliçesi olur.

İstanbul, her köşesinde bir sürpriz saklayan, altından binlerce yıllık hikayeler çıkan kadim bir şehirdir. Bu şehirde yaşamak bir lütuftur. Bu lütfun hakkını vermek için onu sadece bir adres olarak değil, yaşayan bir hazine olarak görmek gerekir.

RELATED ARTICLES

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Advertisment -
Google search engine

Most Popular

Recent Comments