Gayrimenkul Liderleri

Kafalar Hep Karışık | Efe Işıldaksoy | TEDxBahcesehirUniversity

Sanat, toplumun yerleşik kurallarını, değer yargılarını ve “normal” kabul edilenleri sorgulamak için güçlü bir araç olabilir mi? Sanatçı Efe Işıldaksoy, kendi hayat hikayesi üzerinden tam da bunu nasıl yaptığını anlatıyor. Onun yolculuğu, askerlik anılarından uluslararası sanat festivallerine uzanan, ezberleri bozan ve herkesi kendi devrimini yapmaya davet eden ilham verici bir serüven.

Sanatla Sorgulamak: Askerlikten Toplumsal Eleştiriye

Her şey, 1996 yılında OHAL bölgesinde yaptığı askerlikle başlar. Çatışmanın ve gerilimin ortasında, sıkılmışlıktan bunalan insanların arasında kendine bir çıkış yolu arar. Hayatı boyunca sıkılmaya hiç fırsat tanımayan Işıldaksoy, yasak olmasına rağmen karakola iki analog fotoğraf makinesi sokar ve etrafındaki hayatı belgelemeye başlar. Operasyonlar, karakol hayatı ve o coğrafyadaki insanların yaşamı, onun objektifinden binden fazla kareye yansır.

Bu süreçte aklındaki temel soru şudur: Doğuda ve batıda yaşayan insanlar arasındaki fark nedir? Bu sorgulama, onun sanatının temelini oluşturacak ve ilerideki tüm projelerine yön verecektir. Askerlik bittiğinde, bildiği her şeyi unutup hayata yeniden başlar ve bu sefer odağına “saygı” kavramını alır.

Farklılığa Saygı: Metrodaki Dev Heykelin Hikayesi

Işıldaksoy’a göre toplumun temelini oluşturan en önemli olgu saygıdır. Özellikle “farklı olana saygı” temasını işlemek için radikal bir işe imza atar.

Sonuç inanılmazdır: Sergi, 10 gün içinde 110.000 kişi tarafından ziyaret edilir. Işıldaksoy, her gün saatlerce orada durarak insanlarla konuşur, etkileşim kurar ve projesinin arkasındaki fikri anlatır. Bu deneyim, onu yeni bir maceraya sürükler: Türkiye’yi dolaşarak bir toplumsal araştırma belgeseli çekmek. “1+1=3” adını verdiği bu belgeselde insanlara tek bir soru sorar: “Bugüne kadar yaşadıklarınızdan çıkardığınız hayat dersi nedir?” Aldığı cevaplar, onu toplumdaki mutsuzluğun kökenlerine, yani saygı eksikliğine ve menfaat odaklı eğitim sistemine götürür.

“Çöpe Atılan Sanat”: Değer Algısını Sarsan Proje

Sanatçıyı diğer mesleklerden ayıran şeyin ne olduğunu sorgulayan Işıldaksoy, sanatı “duygu reflekslerini harekete geçiren bir şey” olarak tanımlar. Bu tanımdan yola çıkarak sanatını daha geniş kitlelere ulaştırmak için yine ezber bozan bir yol seçer: Yaptığı resimleri bedava hediye etmek. Ama bunu sıradan bir şekilde yapmaz.

“Kafalar Karışık” projesinin adımları şöyledir:

  1. Dünyadaki bütün çöplükleri kendi kişisel sergi alanı ilan eder.
  2. Yaptığı tabloları, kimsenin onlara bir değer biçmediği yerlere, yani çöp konteynerlerinin yanına bırakır.
  3. Eserlerin üzerine “Bedava” yazar.
  4. Projesini, İstanbul Çağdaş Sanat Fuarı ile aynı gün başlatarak sanat piyasasına meydan okur. Hatta fuarın içine kaçak olarak tablolar sokup oradaki çöplere de bırakır.

Bu eylem, aslında bir saygısızlık gibi görünse de temelde saygıyı sorgular. Başlangıçta 3.000 TL değer biçilen eserleri, 1,5 yıl içinde 33.000 TL değere ulaşır ama kimse elindekini satmaz. Proje sosyal medyada #çöpünüzeatalibim etiketiyle yayılır ve insanlar resimleri bulmak için çöplerin atılacağı yer ve saatleri takip etmeye başlar.

Altına Boyanan Şehir: Sokakları Galeriye Dönüştürmek

Işıldaksoy, projelerini tamamen parasız, dostlarının desteğiyle hayata geçirir. “Çöpe atılan sanat” projesi Danimarka, Berlin, Rotterdam gibi Avrupa şehirlerine davet almasını sağlar. Ancak Türkiye’ye döndüğünde kendini yalnız hisseder ve bu sefer İstanbul’u boyamaya karar verir.

Bu yeni projesinde ise sıradan ve değersiz görülen objeleri altına boyayarak onlara dikkat çeker:

Bu eylemler, belediye ile arasında tatlı bir kapışmaya neden olur. O boyar, belediye temizler. Sonrasında ise bize ait olan eski değerleri hatırlatmak amacıyla dantel desenli şablonlar (stencil) hazırlar ve şehrin dört bir yanına bu desenleri bırakır.

Bireysel Devrim: Ne İstiyorsanız Onu Yapın!

Efe Işıldaksoy’un tüm bu hikayesi tek bir felsefede birleşiyor: Bireysel devrim. Başkalarının ne dediğini umursamadan, “manyak mısın, parasız mı yaşanır?” diyenlere kulak asmadan, sadece ne istiyorsak onu yapmamız gerektiğini savunuyor. O, hayallerinin peşinden giderek 7 Avrupa ülkesi dolaşırken, onu eleştirenler yerinde saymaya devam etmiştir. Onun mesajı çok net: Kendinize devrim yapın. Ne istiyorsanız onu yaşayın.

Exit mobile version