Gayrimenkul Liderleri

Kalbinizle Yaptığınız Her Şey Size Geri Dönecektir | Hakan Mengüç | TEDxBahcesehirUniversity

Kararlarımızı verirken ne kadar özgürüz? Gözlerimizle gördüklerimize ne kadar güvenebiliriz? Yazar ve neyzen Hakan Mengüç, sahnedeki basit ama şaşırtıcı uygulamalarla, aslında sandığımızdan çok daha kolay yönlendirilebildiğimizi gösteriyor. Bu tespitten yola çıkarak bizi, dış dünyanın gürültüsünden sıyrılıp tasavvufun bilgeliğiyle kalbimizin sesini dinlemeye davet ediyor.

Kolayca Yönlendirilebilir miyiz? Zihnimizin Şaşırtıcı Oyunları

Mengüç, konuşmasına salondaki herkesi dahil ettiği basit bir testle başlıyor. Üç deyince alkışlamalarını istediğinde, daha “iki” derken salon alkıştan inliyor. Sebebi basit: Beynimiz, binlerce yıldır karşısındaki insanın sözcüklerinden çok beden dilini ve topluluğun hareketlerini takip etmeye kodlanmıştır.

Bu yönlendirmenin ne kadar güçlü olduğunu göstermek için tehlikeli bir oyun oynar. Dört kapalı bardağın altına gizlenmiş bir çivinin yerini seyircilere buldurur. Seyircilerin alkışlarıyla seçilen bardağa değil, kendi sezgileriyle seçtiği bardaklara vurur ve çivinin aslında en başta kimsenin seçmediği bir yerde olduğunu gösterir. Sonuç: Hem sahneye aldığı kişiyi hem de tüm salonu kolayca yönlendirmiştir. Bu deneyler, bize şu gerçeği gösterir: Sandığımızdan çok daha fazla yönlendirmeye açığız.

Tasavvufun Kalbi: Şekilcilikten İnsan Sevgisine Yolculuk

Mengüç, bu yönlendirme gücünün toplumda nasıl kullanıldığına dikkat çekiyor ve özellikle Batı’da yaygın olan “İslamofobi” algısını değiştirmeyi kendine bir amaç edindiğini söylüyor. İslam’ın bir savaş dini olarak gösterilmesine karşın, bizim kültürümüzün temelinde tasavvufun derin sevgisi ve hoşgörüsü yattığını hatırlatır.

Tasavvuf felsefesi, insanı şekilcilikten uzaklaştırıp kendi kalbine dönmeye, Tanrı’yı kendi içinde bulmaya yöneltir. Mengüç’ün anlattığı hikayedeki gibi; gösteriş için hacca gideceğini söyleyen bir adama alimin verdiği cevap bu felsefeyi özetler: “O Kabe’deki eve Allah bir kere bile girmedi ama şu fakirin kalbinden bir kere bile çıkmadı.” Asıl mesele, kalbin temizliğidir.

Ney’in Hikayesi: Acılarla Olgunlaşan İnsanın Sesi

Tasavvufta insanın kendi içine dönmesi için en çok kullanılan araçlardan biri “Ney” enstrümanıdır. Çünkü neyin hikayesiyle insanın hikayesi birbirine çok benzer.

Ney’in yolculuğu şöyledir:

  1. Hamlık: Başlangıçta kamışlıktaki hiçbir özelliği olmayan, sıradan bir odun parçasıdır.
  2. Acı ve Yanma: Usta tarafından kesilir ve aylarca güneşin altında yanar, kavrulur, acı çeker.
  3. Delinme: İçindeki boğumlar, kızgın bir demirle delinerek açılır. Bir kez daha yanar.
  4. Olgunlaşma: Tüm bu acı süreçlerden sonra, o sıradan kamış parçasından kalbe dokunan, ruhu dinlendiren büyülü bir ses çıkmaya başlar.

Mevlana’ya göre insan da böyledir. İnsan hamdır; hayatın zorlukları ve acılarıyla karşılaştıkça yıpranmaz, bilakis olgunlaşır, karakteri şekillenir. Geriye dönüp baktığımızda, bugünkü bizi biz yapan şeylerin yaşadığımız mutluluklardan çok, çektiğimiz acılar olduğunu görürüz. Çünkü acılar bize nasıl yürümemiz gerektiğini öğretir.

Mengüç, konuşmasını tasavvufi bir selamla bitirir ve en önemli mesajını verir: Gülün güzelliği baharda çiçek vermesinden, dostun güzelliği vefasının uzun sürmesinden gelir. İnsanın özeli ise umulmadık anda selam vermesinden… Kalbinizle yaptığınız her şey, bir gün mutlaka size geri dönecektir.

Exit mobile version