Gayrimenkul Liderleri

Sen Atatürk’sün, Senin Elin Kanar mı? | Ahmet Naç | TEDxIstanbul

Mustafa Kemal Atatürk denince aklımıza genellikle büyük bir asker, dahi bir lider gelir. Ancak onun kişiliğinin en temel ve belki de en az bilinen yönü öğretmenliğidir. Atatürk’ün hayatı, en zorlu anlarda bile eğitime verdiği önceliğin sayısız örneğiyle doludur. Bu, bize onu bambaşka bir gözle tanıtacak bir bakış açısıdır.

Atatürk’ü Yeniden Tanımak: Asker mi, Eğitimci mi?

Okullarda bize öğretilen Atatürk portresi genellikle 1881’de Selanik’te doğan, askeri okullarda okuyan, savaşlar kazanan ve Anıtkabir’de yatan bir liderdir. Oysa bu resim eksiktir. Atatürk’ün asıl tutkusu ve en büyük hayali, milletini eğitimle yüceltmekti.

Onun için askerlik, bu büyük hayali gerçekleştirmek için bir araçtı. Hayatının her döneminde, en kritik anlarda bile aklı fikri eğitimdeydi.

Savaşın Ortasında Bile Öncelik: Eğitim

Atatürk’ün eğitime olan inancının en sarsıcı örneği, Kurtuluş Savaşı’nın en kritik günlerinde yaşandı.

Tarih: 15-21 Temmuz 1921.

Düşman kapıdayken, millet can derdindeyken o, öğretmen temsilcileriyle bir araya gelerek Cumhuriyet’in temel eğitim ilkelerini belirliyordu. Bu, onun için zaferin sadece silahla değil, aynı zamanda irfanla kazanılacağının en net göstergesiydi.

“En Önemli Kişilik Özelliğim Öğretmenliğimdir”

Atatürk’ün bu tutkusu, zaferden sonra da hiç azalmadı. İzmir’in kurtuluşunun ardından yabancı bir gazetecinin “Şimdi ne yapacaksınız? Sultan mı, halife mi olacaksınız?” sorusuna verdiği cevap, onun vizyonunu özetler nitelikteydi:

“Maarif Vekili (Milli Eğitim Bakanı) olacağım, eğitimle uğraşacağım.”

Bu, elindeki sonsuz güce rağmen, en büyük hayalinin halkını eğitmek olduğunu gösteren inanılmaz bir duruştur. Nitekim Cumhuriyet’in kurulmasından sonra ilk kurulan mesleki derneklerden biri “Öğretmenler Birliği” oldu. O meşhur sözünü de burada söyledi: “Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.” Ancak asıl önemli olan, bu cümlenin devamıdır: “Bu eserin değeri, sizin fedakârlığınızın derecesiyle orantılı olacaktır.”

“Senin Elin Kanar mı?”: İnsan Atatürk ve Bıraktığı Ders

Atatürk’ün en mutlu olduğu an, zafer kazandığı bir an değil, kara tahtanın başına geçip yeni harfleri halkına öğrettiği andı. Çünkü kendisinin de dediği gibi, “Benim en önemli kişilik özelliğim, ana kişilik özelliğim öğretmenliğimdir.”

Onu anlamak, yüzünü görmek değil, fikirlerini ve duygularını anlamaktır. Konuşmacı Ahmet Naç’ın kendi sınıfında yaptığı gibi, onun vizyonunu hayata geçirmektir.

Son sözü ise yine Atatürk’e bırakalım. Bir çocuğun ona sorduğu o masum soru her şeyi anlatır: “Sen Atatürk’sün, senin elin kanar mı?” Atatürk’ün cevabı, hepimiz için bir derstir: “Eğer bu gülü yetiştireceksen, acı çekeceksin, elin kanayacak, güneş seni terletecek… Ama eğer gerçekten istersen, eline batan dikene aldırmazsın. Tek istediğin, bu kokuyu içine çekmektir.”

Atatürk’ün bize bıraktığı miras budur: Zorluklara rağmen hayallerinin peşinden gitmek ve en önemlisi, eğitime ve aydınlanmaya olan inancı asla kaybetmemek.

Exit mobile version