Bir konferansın kapanış konuşması genellikle ciddi bir özet ve duygusal bir veda içerir. Ancak stand-up sanatçısı Zeynep Deniz Özturhan sahneye çıktığında, izleyicileri kahkahalarla dolu, iğneleyici ve bir o kadar da samimi bir yolculuğa çıkarıyor. Kendisine verilen “kapatma” görevini “aralık bırakarak” yerine getirirken, TEDx’in parlak fikirlerini mizahın süzgecinden geçiriyor.
TEDx Sahnesinin Parlak Yüzleri (ve Bir Kozmetik Mağduru)
Özturhan, konuşmasına etkinlikte yer alan ilham verici profillerle dalga geçerek başlıyor. Her biri birbirinden etkileyici CV’lere sahip konuşmacıları, teknolojiyle barışık anneleri ve şık tasarımcıları tiye alırken, aslında Türkiye’de kadın ve tasarımcı olmanın zorluklarına da parmak basıyor.
Ancak en unutulmaz anı, kendi kişisel deneyimini anlattığı bölüm. Bir kozmetik mağazasında yaşadığı trajikomik olayı şöyle anlatıyor:
- Suçlama: Mağaza çalışanı bir kız, 32 yaşında olduğunu öğrenince, “Yalnız sizin şimdiye kadar çoktan anti-aging kremlere geçmiş olmanız lazımdı,” diyerek onu yaşlı hissettirir.
- Hissettiği: O anki hissini, “Yıldız Savaşları’ndaki İmparator Palpatine’in yüzünün buruştuğu an” gibi diyerek tarif ediyor.
- Mükemmel Cevap: İçinden uzun ve sofistike cevaplar vermek geçse de, yaşadığı şokla ağzından tek bir kelime çıkar: “Hönk?!”
Bu hikaye, hepimizin benzer durumlarda hissettiği çaresizliği ve şaşkınlığı kahkahalarla özetliyor.
Dijitalleşen Türkiye’ye Dair Muzip Fikirler
Konferansın ana temalarından biri olan dijitalleşmeyi de kendi mizahi üslubuyla ele alıyor. Türkiye’nin gerçeklerine uyan birkaç “parlak” fikir sunuyor:
- Online Diyanet Destek Hattı: “3 ay önce bir dua etmiştim, sipariş kodum 666, hala elime ulaşmadı,” gibi şikayetlerinizi iletebileceğiniz bir platform.
- TEDx Tövbe 2016: Eğer işler iyi gitmezse, seneye etkinliğin temasının “tövbe” olabileceği önerisi.
- Politikacılar ve Telefon: Türk politikacılarının telefonla olan “mağduriyet” dolu ilişkisine (sıfırlama, yanlış tweetler vb.) gönderme yaparak, bu alanda daha fazla gelişime açık olduğumuzu ima ediyor.
İzmirli Olmak ve 10. Yıl Marşı’nın “Hapçı” Versiyonu
Özturhan, kimliğinin bir parçası olan İzmirli ve Çeşmeli olmanın ne demek olduğunu da esprili bir dille anlatıyor. İzmir’in “Atatürkçülüğünün” meşhur olduğunu söyledikten sonra, yaşadığı Havacılar Sitesi’ndeki durumu anlatıyor:
Sitenin önünden geçen tekne turları, pop müzik yerine 10. Yıl Marşı’nın “hapçı” yani tekno versiyonunu çalmaktadır. Bu müziği duyan sitedeki emekli subaylar ve eşleri, ellerinde bayraklarla tekneleri selamlar. Bu absürt tablo, Türkiye’deki farklı yaşam tarzlarının ve ritüellerin komik bir yansımasıdır.
Şakaların Ardındaki Samimiyet
Tüm bu kahkahaların ve iğnelemelerin sonunda Özturhan, aslında bütün bunları bu ülkenin insanlarını çok sevdiği için anlattığını söylüyor. Mizahı, toplumun tutarsızlıklarını ve tuhaflıklarını sevgiyle kucaklamanın bir yolu olarak kullanıyor.
Konuşmasını, salondaki herkese olan inancıyla bitiriyor: “Size inanıyorum. Buradan çıktığınızda, burada paylaştığımız fikirleri harekete dönüştürebileceğinize inanıyorum.” Bu sözler, mizahın aslında ne kadar güçlü ve birleştirici bir araç olabileceğinin en güzel kanıtı.